AĞIR METALLER: Kurşun, civa, çinko vb. çevre ve
insan sağlığı açısından tehlikeli nitelik taşıyan metaller olup içme sularında
olması gereken orandan fazla bulunursa insan sğlığı açısından tehlikeli oulur.
AKIŞKANLIK: Sıvının akış hızını belirleyici özellik.
AKM : Askıda katı
maddeler ( suspended solids ) Suda çözünmeyen maddelerdir. Bunlar kum, çamur ve
çökebilen tuzlardır. Filtre edilerek ayrılabilirler. Bazıları gözle görülemeyen
boyuttadır.
AKTİF KARBON ARITMA SİSTEMİ : Aktif karbonun yaygın uygulama
alanı, suyun içinde mevcut organik madde, renk, koku, tat ve klor giderimidir.
Ancak burada, söz konusu olan sadece fiziksel bir süzme işlemi değildir. Aktif
karbon sistemler, fiziko-kimyasal arıtma yapan sistemlerdir ve suyun arıtılması
esnasında adsorpsiyon mekanizması işlemektedir. Aktif karbon kömürümsü ancak
çok geniş yüzey alanına (1000-1500 m2/gr) sahip bir malzemedir. Organik
kirliliğin olduğu sularda ve klor giderme amacıyla yaygın olarak
kullanılmaktadır.
AKTİF KARBON FİLTRELER : Suyun tat, koku, ve zirai ilaç
kirleticileri gibi zehirli maddelerden arıtılması işlemleri için kullanılır.
Ayrıca suda bulunabilecek klorun tutulmasını sağlayarak insan sağlığı için
tehlikeli olan organik klor bileşiklerinin oluşmasını önler..
ALKALİNİTE : Genellikle bikarbonat ya da karbonat
iyonlarının varlığı nedeni ile asidi nötralize etme kapasitesi.
ALÜMİNYUM : İçme Suyunda Maksimum seviyesi ( 0.2
ppm ) olmalıdır.
AMONYAK : Gübre üretiminde kullanılan tahriş
edici gaz olup İçme Suyunda Maksimum seviyesi ( 0.005 ppm ) olmalıdır.
ANGSTRÖM: Işık dalgalarının boyunu ölçmekte kullanılan 1
metrenin 10 milyarda 1’i olan uzunluk birimidir. 10-10 olarak yazılır. 1A0
yaklaşık 1 hidrojen atomu çapına eşittir.
ANTİMON : İçme Suyunda maksimum (0.0005 ppm )
olmalıdır.
ANTİSKALANT : Sertlik ve silika minerallerinin
membran yüzeyine yapışmasını engellemek için kullanılır. Memran filtre
temizliğinde kullanılır.
ANYON : Negatif yüklü iyon anlamındadır.
ANYONİK REÇİNE : Anyon değiştirici reçine.Sudaki
mağnezyumu alıp kendisinde bulunan sodyumu suya vererek sudaki kireci alır.
ARSENİK : İçme Suyunda maksimum ( 0.01 ppm )
olmalıdır.
ASBEST KİRLİLİĞİ ( ASBESTOS POLLUTİON
) : Çimento
sanayiinden ve otomobillerdeki fren balatalarının aşınması sonucu ortaya çıkan
emisyonların yol açtığı asbest kaynaklı kirlilik yapan kansorejen bir maddedir.
ASİT YAĞMURU: Esas olarak sanayi tesislerinden,
konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan, sülfür ve azot
oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesi.
ASİTLENME: Toprağın ve suyun asitli emisyonlarla
kirlenmesi hali.
ASKIDA KATI MADDE : Suda çözünmemiş halde bulunan katı
maddeleri ifade eden terimdir.
ATIK SU: Konutların pis su ve lağım
sularından, endüstriyel sıvı atıklardan ve sel sularından kaynaklanan sıvı
atıklardır.
AZOT ( N : NITROGEN ) : Atmosferin % 80 ini oluşturur.
Etkisiz ve tepkimeye girmeyen bir gazdır. Bu nedenle su kimyasında önemli bir
rol üstlenmez.
BAKIR : ( İçme Suyunda buluması gereken
maksimum değeri (1.5 ppm ) olmalıdır.
BAKTERİ: Klorofilsiz, tek hücreli ya da
ipliksi mikroorganizma. Bakteri, havada, toprakta ve denizde ayrışan maddede
oluştuğu ve bozun ma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik kontrolü açısından
büyük önem taşır. Doğada bilinen en küçük bakteri 0.2 mikron olup memran
filtreden geçemezler.
BENZEN: Kanser yapan endüstriyel çözücüdür.
BERİLYUM: İnsan sağlığı üzerinde zararlı etkiye
sahiptir.
BİOKİMYASAL OKSİJEN İHTİYACI : Bir su örneğindeki organik
maddelerin biokimyasal bozulması için gereken oksijen miktarını gösteren bir
ölçü birimidir.
BİYOLOJİK ARITMA: Atık suyun mikroorganizmalar
kullanılarak arıtılması prosesidir.
CIVA: İçme Suyunda bulunması gereken
maksimum değeri ( 0.001 ppm ) dir.
CRYPTO : Suda bulunan Cryptosporidium adlı bir
asalağın kısaltılmış halidir. İçme suyu ve özel kuyularda bulunabilir. İshale,
kıramplara ve ağır durumlarda ölüme neden olur.
ÇİNKO : İçme Suyundamaksimum ( 3 ppm )
olmalıdır.
ÇÖKELTİ : Eriyik yada sıvı karışım içindeki
çözülmeyen maddelerdir.
ÇÖZÜLMÜŞ KATI MADELER: Filtreden geçirilmiş bir kaynağın
buharlaştırılarak kuru hale getirilmesinden sonra geride tortu halinde kalan
maddeler.
DAMITIK : Yoğunlaşan buharlarla elde edilen
damıtık su.
DAMITMA : Kaynayan sudan buharı soğuk bir
yüzeyde toplayarak yoğunlaştırma işlemidir.
DAYANIKLI KİMYASALLAR : Zararsız hale getirilmelerini ya da
giderilmelerini sağlayacak biyolojik ve kimyasal süreçlere karşı dirençli
toprak ve su kirleticileridir. Kurşun, bakır, arsenik ya da tarım ilaçları,
deterjanlar bunlardandır.
DDT ( DİKLORODİFENİLTRİKLORETAN ) : Son derece kuvvetli bir zehir olan
(DDT) daha ziyade böcek öldürücü olarak
kullanılır. Kalıntıları yaklaşık olarak 15 yıl varlığını sürdürür.
DEKARBONİZASYON : Sudaki karbondioksiti genellikle
kule veya hava temizleyicilerle uzaklaştırma prosesidir.
DEMİNERALİZASYON : İyon değişim işlemi veya benzer bir
yöntemle, bütün mineralleri alınmış suya demineralize su denir. Demineralize
ünitesi en az iki kolondan oluşmaktadır. Birinci kolonda katyonik reçine
bulunmakta ve normal yumuşatma işleminde olduğu gibi pozitif yüklü metal
iyonlarını uzaklaştırır. Ancak yumuşatma işleminden farklı olarak sistem
rejenerasyonunu tuz yerine asitle yapmakta ve reçineyi sodyum yerine hidrojen
iyonları ile yenilemektedir.. Yüklü iyonlar, değişim materyaline yapıştıklarında
yükleri kadar hidrojen iyonu bırakılır. Hidrojen iyonlarının artması yüzünden
çözeltideki asit miktarı artar. Bu noktada deiyonizasyon prosesinin yarısı
tamamlanmıştır. Pozitif yüklü metal iyonları arıtılmakla birlikte çözeltide,
hidrojen iyonları ve anyonlar bulunmaktadır. İkinci kolonda ise anyonik reçine
bulunmaktadır ve çözeltideki negatif iyonları absorbe etmektedir. Reçine
doyduğunda ise (çıkış suyundaki iletkenlik değerinden hemen anlaşılabilir)
rejenerasyon işlemi baz ile yapılmaktadır. Burada da rejenerasyon sonucunda
hidroksit reçineye bırakılır. Bu durumda çözeltide birinci aşamadan kalan H+ ve
ikinci aşamada ortaya çıkan OH- iyonları bulunmaktadır. Bunlar birleşerek su
molekülü oluştururlar. sonuç olarak, bu proses sonunda mineralsiz bir su elde
edilir. Deiyonize su genel olarak korozyonu önlemek amacı ile kullanılır. Bunun
dışınga günümüzde bir çok sektör iletkenlik değeri çok düşük sularla üretim
yapmaktadır. Dolayısıyla, günümüzde deiyonize sistemlerin önemi artmıştır.
Ancak bu konudaki en büyük rakibi ro ile sürekli kıyaslanarak kullanılmaktadır.
Deiyonize tamamen demineralizasyon anlamına gelmez. Deiyenizasyon, iyonik
formdaki çözünmüş maddelerin uzaklaştırılmasıdır. Bunun yanında, Distilasyon ve
ro gibi su arıtım yöntemleride çözünmüş katıları sudan uzaklaştırır. Bunlar
sadece iyonik formdaki çözünmüş maddeleri suda uzaklaştırmakla kalmaz, aynı
zamanda iyon formunda olmayan şeker ve diğer organik maddeleri de uzaklaştırır.
İyon formundaki çözünmüş maddeler suyun elektrik iletkenliğini artırır. Bu
yüzden bunların ölçümü iletkenlikle yapılır. Suyun ne kadar saf olduğunu ölçmek
için iletkenlik ölçülür.
DEMİR : Demir miktarı 0.3 ppm’den fazla ise
suyun tadını bozulur. İçme Suyunda maksimum ( Max : 0.3 ppm ) olması gerekir.
DETERJAN) : yaygın olarak kullanılan, yüzey
aktif temizleme maddesidir. Bakteri ve organizmaları da yok eden deterjanlar su
kirliliğinin en önemli nedenlerinden biridir.
DEZENFEKSİYON : Dezenfeksiyon ve sterilizasyon
işlemleri birbirinden ayrılmalıdır. Sterilizasyon, dezenfeksiyondan daha ileri
bir kademe olup, sporlar dahil sudaki tüm canlıların öldürülmesidir.
ELEKTRODİYALİZ : Membranın iki ucuna takılı
elektrodlarla uygulanan elektrik gücü ile diyaliz..
ENJEKSİYON : Su arıtımında,suyun kimyasal
özelliğini değiştirmek yada belli birleşimleri filtrelemek amacıyla işlenen
suya kimyasal maddelerin eklenmesi.
FENOL TÜREVLERİ : Dolaşım sistemi bozuklukları, böbrek
yetmezliği, solunum durması ve mide kramplarına sebep olurlar.
FENOLOJİK MADDELER : İçme Suyunda bulunabileceği maksumum
değeri ( 0.002 ppm )
FİLTRASYON : Sıvıyı geçirgen bir maddenin içinden
geçirerek, bulanıklığa ve tortuya sebep olan katı partikülleri sıvıdan ayırma
işlemidir.
FİLTRE : Katı maddeleri sıvılardan ayırma
işlemini gerçekleştiren gözenekli madde.
FLOKÜLASYON : Çok ince tanecikli olduğu için
çökeltilemeyen bir kolloiddeki katı taneciklerini, uygun maddeler katarak bir
araya yaklaştırıp, büyüterek çöktürme işlemi
FLORÜR : İçme Suyunda maksimum bulunması gereken miktar
( 1.5 ppm ). Florür tartışmalı bir madde. Düşük dozlarda diş çürümelerini
engellediği için önceleri serbestçe diş macunlarına, hatta bazı ülkelerde
şebeke suyuna katılırken, son yıllarda zararları faydalarından daha çok
tartışılıyor. Çin, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Danimarka, Norveç, İsveç,
Hollanda, Macaristan ve Japonya gibi bazı ülkelerde suya florür katılması
yasaklandı Ülkemizde ise suya florür katılmıyor, ama pek çok ilimizin şebeke
suyunda doğal olarak florür bulunuyor. Üstelik şebeke suyu tek florür kaynağı
değil. Hazır meyve suyu ve gazlı içeceklerden tutun, bebek mamalarına kadar pek
çok üründe florür bulunuyor.
FR (
FRANSIZ SERTLİĞİ ) : Suyun içindeki sertlik iyonlarının konsantrasyonunu
tanımlamada kullanılır. 1 Fr derecesi 10 mg/lt CaCO3 sertliğine eşittir.
FTU : Formanize bulanıklık birimleri.
Bulanıklık ölçer ile ölçülen bir bulanıklık ölçüsüdür.
GPD : Günde galon. Bir Galon su (3.78)
Litre suya eşittir.
HEMODİYALİZ : Böbrek hastalarının kanını diyaliz
membranları ile üred den temizleme işlemi.
HİDROFİLİK : Suyu kabul eder nitelikte.
HİDROFOBİK : Suyu reddeder nitelikte.
HİDROFOR : Su basınçlandırma sistemidir.
HİDROJEN SÜLFÜR : Ağır bir çürük yumurta kokusu ile
hissedilen toksik bir gaz olup, anaerobik bakterilerin yaygın bir yan ürünüdür.
HİDROLOJİK ÇEVRİM : Suyun, buharlaşma, yoğunlaşma,
yağış ve akış yolu ile yüzey suları, deniz, gökyüzü ve toprak devridaimini
yapmasıdır. (su döngüsü)
İLETKENLİK: Suyun elektrik akımını iletme
kapasitesidir. Sudaki çözünmüş ağır eriyiklerin ve inorganik maddelerin bir
göstergesidir. İletkenliği yüksek sular büyük ölçüde korozif etki gösterir.
İYON : Bir yada daha çok elektron kaybeden
yada kazanan ve böylelikle net bir elektrik yüküne sahip olan bir atom yada
moleküldür.
İYON DEĞİŞTİRME : Bir eriyikten yüze tutulan
iyonların, reçine denilen küçük katı yapılara tutunmuş aynı değerdeki yükü
iyonlarla yer değiştirmesi işlemidir.
KADMİYUM : Kadmiyum, yumuşak, mavimtrak bir metaldir.
Nemli havada yavaş yavaş oksitlenir, oksit kararlı olup, metali kaplar. İçme
Suyu Max : 0.003 ppm )
KALICI SERTLİK : Çökelme yoluyla sertlik
giderilemiyorsa buna kalıcı sertlik denir.
KALSİYUM : İçme Suyunda
bulunması gereken maksimum değeri (100 ppm ) Taşlaşma özelliği gösterir.
ARBON FİLTRE SİSTEMİ : Aktif karbon, sularda; renk, tat,
koku giderici olduğu gibi çözülmemiş organik ve organik olmayan kirliliklerinde
arıtılmasında kullanılmaktadır. Aktifleştirme işlemi ile yüzey alanı yaklaşık
100 kat arttırılan karbon mineralleri, organik maddeleri absorbe ederek filtre
ederler. Yoğunluğu çok düşük olan karbon mineralleri iki çeşittir. 1 . GAC (
Granular Activated Carbon ) : Granül aktif karbon 2 . PAC ( Powdered Activated Carbon ) : Toz
aktif karbon. Aktif karbon üretilmesinde
en yaygın kullanılan hammaddeler; hindistan cevizi kabuğu, kömür, odun ve
petrol artıklarıdır. Aktifleştirmede kullanılan hammaddelerin çoğu, işlenmemiş
halde normal olarak 10 - 20 m2 / gram iç yüzey alanına sahiptirler.
Aktifleştirme işlemi, karbonun buhar kullanılarak kontrollü bir oksitlenmeye
maruz bırakılması ve böylece, iç yüzey alanının yüksek ölçüde gelişmiş duruma
ulaşmasıdır. İç yüzey alanının 700-1500 m 2/gram arasında artışı, proses
koşullarına ve kullanılan hammaddenin cinsine bağlıdır. İç yüzey alanı değişik
çaplardaki deliklerin çok gelişmiş bir şebekesi ile meydana gelir. Tüm aktif
karbonlar yapılarında; mikro, meso ve makro deliklerin karışımlarını
bulundururlar.
KARBONAT SERTLİGİ : Sudaki kalsiyum ve magnezyum karbonatları ve bikarbonatlarının yol açtığı
sertliktir.
KARBONDİOKSİT: Atmosferin % 2 sini oluşturur. Suda
serbest halde veya bileşik halde bulunur . Yeraltı sularında karbonik asit
olarak bulunur. Yüzey sularında daha az bulunur.
KARIŞIK YATAK : Hem katyon hem de anyon reçinelerinin
karışık olarak bir tank içerisinde bulunması. Suyun tam olarak iyondan
arındırılması için tercih edilir.
KATYON : Pozitif yüklü iyon.
KATYONİK REÇİNE : Katyon değiştirici reçine.
KİMYASAL DOZLAMA SİSTEMLERİ : İçme ve kullanma suları için
dezenfeksiyon kimyasalları dozlayabilen dozlama sistemleridir.
KİMYASAL REAKSİYON : Sudaki klorun denge durumu, suyun
pH derecesine bağlıdır ve aşağıdaki şekilde değişir. PH 3'den az : hipoklorür asiti ( HOCl ) ve
önemli miktarda klor ( Cl2 )mevcuttur.
PH 4-7 arası
: hipoklorür asidi ( HOCl ) daha fazladır ve suda serbest halde bulunan klor,
yüksek PH değerinin azalmasına yol açar. PH 7'den fazla : serbest hipoklorit
iyonları gittikçe artar.
KLOR ( Cl ) : Ağartıcı, mikrop öldürücü ve pasdan
arındırıcı özelliğe sahiptir. Klor içme
suyunun bulunan organik maddeleri okside
ederek iyileştirir.
KLOR İLE DEZENFEKSİYON : Klor eskiden beri en yaygın
kullanılan dezenfektandır. Yaygın kullanımında klorun ucuz bir dezenfeksiyon
sistemi olmasının yanı sıra, kalıcı etkiye sahip olması da önemli bir etkendir.
Klor, suya karıştırıldığı anda, suyun içindeki bazı organik maddeler ve ağır
metallerle reaksiyona geçer. Tüm reaksiyonlar meydana geldikten sonra, 0.5
mg/lt serbest bakiye klorun suda bırakılması, nihai kullanım noktasına kadar
mikroorganizmal faaliyeti önleyecektir. Ancak klorlama yapıldıktan sonra
herhangi bir noktada, serbest bakiye klorun aktif karbon sistem vasıtası ile
sudan alınması, arıtma sistemi sonrasında suyu mikroorganizmal kirlenmeye açık
hale getirecektir. Klorlanmış su, aktif karbon sistemden geçirilse bile, 0,1
mg/lt bakiye klorun by-pass edilmesi tavsiye edilir. Ancak, klorun, suyun
içindeki bir takım organik maddelerle birleşerek, insan sağlığına zararlı
kanserojen kimyasal bileşiklerin ( trihalometan, kloroform vb.) oluşumuna
sebebiyet verdiği bilinmektedir. Klor kullanımı kontrolsüz yapıldığı takdirde
bu tip kimyasalların oluşumu mümkündür.
KLORÜR ( Cl ) : ( İçme Suyunda Max : 250 ppm )
KROM : ( İçme Suyu Max : 0.005 ppm )
KUM FİLTRELERİ : Tüm sularda en belirgin kirlenme
parametresi olan bulanıklık; suda askıda katı madde, organik madde, silis,
tortu vb olduğunu göstermektedir. Bu kirleticiler arasında belirgin bir çapa
sahip olanlar fiziksel tortu filtrasyon üniteleri ile arıtırız. Sularda bulunan
bir çok kirletici ise, doğrudan filtrasyon ile sudan uzaklaştırılamaz. Bu
kirleticiler genellikle okside edilerek, yada bazı kimyasallarla
yumaklaştırılarak filtrelere alınırlar. Tanecik çapları büyüyen kirleticiler
böylelikle daha kolay ve yüksek bir verimde arıtılmış olurlar. Tortu filtreleri
de tüm teknolojik ekipmanlar gibi tamamen doğadan esinlenerek bulunmuş ve
geliştirilmiştir. Toprakta değişik katmanlarda süzülerek yeraltına ulaşan
suların bulanıklık ve tortu içeriği yönünden yüzey sularına göre daha temiz
olduğu görülmüş ve sular toprak katmanlarında filtre edilmeye başlanmıştır. Bu
teknoloji bugün kullandığımız tortu filtrelerinde 5 –6 katmanlı kum filtrelere,
antrasit yada quartz minerali kullanımına gelmiştir. Kum filtreleri iki ana
kolda incelenebilir. 1 - Açık Kum
Filtreleri ( a- Hızlı Kum Filtreler b- Yavaş Kum Filtreler ) 2 - Basınçlı Kum
Filtreleri Açık kum filtrelerinde; yavaş kum filtreleri dizaynı için geçiş hızı
0,4 m/saat iken, hızlı filtrelerde bu hız 5 m/saat ile 10 m/saat arasında
değişmektedir. Basınçlı kum filtrelerinde ise bu hız 20 m/saat’e kadar kabul
edilmektedir ( sudaki kirlilik yüküne bağlı olarak ) Günümüzde ise basınçlı kum
filtreleri daha fazla tercih edilmektedir. Bunun başlıca nedeni ise basınçlı kum filtrelerinde gerekli olan yüzey
alanının daha düşük olması ve sistem kontrolünün daha kolay olmasıdır. Tam otomatik tortu filtresi dizayn ederken, en önemli noktalar aşağıda belirtilmiştir. 1 . Su
kirliliği ( gerekli ise ön arıtma
kullanılması ) 2 . Geçiş Hızı (
saatlik debi / mineral tankı kesit alanı ) 3 . Yatak kabarma yüksekliği 4 .
Saatlik pik debi ( otomasyon dizaynı için )
KURŞUN : Beyin bozuklukları, böbrek
rahatsızlıkları ve kemik iliği hastalıklarına yol açar. ( İçme Suyunda
bulunması gereken maksimum miktar (0.01 ppm ) dir.
LEGIONELLA BAKTERİSİ : Legionellea bakterisine doğal sularda
ve tabiatta az rastlanır. Bu düşük karşılaşma oranı açısından insan sağlığı
için risk teşkil etmekten uzaktır. Buna rağmen su hatlarında (25°C-55°C) hızla
çoğalarak insan sağlığı için tehlikeli bir hal alabilirler. Legionellea
bakterisinin yeniden oluşumu ve hayatta kalması; pH, diğer mikroorganizmaların
varlığı (Bu organizmalar taşıyıcı hücre görevi yaparak Legionella bakterisini
dezenfektanlardan korur ve hayatta kalmasını sağlarlar), biofilm oluşması,
sıcaklık ve nütrient sayısı gibi bir çok faktöre bağlıdır. Legionellea
bakterisi havadaki aerosollerle kaynağından ayrılarak insan solunum sistemine
giriş yapabilir. Soğutma kuleleri, buhar kondensleri, nemlendiriciler,
fıskiyeler, kaplıca banyoları, sıcak su sistemleri, uzun süre bekleyen veya
durgun sıcak su içeren su boruları ve duş başlıkları gibi sistemler insan
sağlığını riske edebilecek şekilde Legionellea Bakterisinin yeniden oluşmasına
uygun ortamları teşkil ederler.
MAGNEZYUM ( Mg ) : Bir suyun sertligi içindeki baslıca çözünmüs
kalsiyum veya magnezyum tuzlarından ileri gelip, suyun sabunu çökeltme
kapasitesidir. Sabun, suda özellikle her zaman için bulunan kalsiyum ve
magnezyum iyonları tarafından çökeltilir. Fakat bu çökeltme aynı zamanda Fe,
Al, Mn ve Zn gibi çok degerli metaller ve hidrojen iyonları tarafından da
meydana getirilir. Sertlik, kalsiyum ve magnezyum iyonlarının, kalsiyum
karbonat cinsinden toplam konsantrasyonları olarak ifade edilir. Bununla
beraber gösterilebilecek miktarlarda bulunan sertlik verici diger iyonları da
kapsayabilir. İçme Suyunda max : 50 ppm ).
MANGAN : ( İçme Suyu Max : 0.05 ppm ) Temasta
olduğu metalleri aşındırır.
MEMBRAN : Gözeneklerin kontrollü bir biçimde
dağıldığı polimer film.
METAN : Hidrokarbonların alkanlar grubundan'
doğada bol olarak
bulunan
renksiz' kokusuz gaz. Suda azda olsa bulunması sağlığa zararlıdır.
MG/L : Bir litre sudaki elementin miligram
olarak ifadesi.
NANOMETRE : 10 angström’e eşit uzunluk birimidir. ( 10-9
m )
NİKEL : ( İçme Suyu Max : 0.02 ppm )
NİTRAT : ( İçme Suyu Max : 45 ppm ) Fazla miktarda
nitrat içeren suların içilmesi sonucu, sözellikle bebeklerde kandaki
hemoglobinin, metahemoglobine dönüşmesi ile oksijen alamama ve hücrelere
oksijen taşıyamama gibi problemler ile karşılaşılmıştır. Tıpta buna Blue Baby Sendromu
adı verilir.
NİTRİT : ( İçme Suyu Max : 0.005 ppm )
NTU : Bulanıklık ölçü birimi. Sular 20 NTU
seviyesine kadar temiz bir görünümdedir. Bulanıklık 75 NTU'ya ulaştığında suyun
görünümü bulutlu bir yapıdadır. Amerikan içme suyu standartlarına göre 1
NTU'nun altında olmalıdır.
OKSİDASYON : oksitleyici
OKSİJEN ( O ) : Atmosferin %18 ini oluşturur.
Korozif etki gösterir. ( İçme Suyu Max : 3.5 ppm )
ORGANİK BİLEŞİKLER : Organik bileşiklerin çoğu toksiktir.
Bunlar aktif karbon parçacıkları tarafından absorblanır.
ORGANİK MADDELER : Karbon bileşikleridir. Karbonun
kimyasal yapısı diğer elementlerle sayısız kombinasyonlar meydana getirmesine
izin verir. Tüm organik maddeler yaşayan organizmaların ( bitki, bakteri,
virüs, protozon, yosun, v.b. ) bozulmaları ve çürümeleri ile meydana
gelmektedir.
OZON : Etkili olduğu kadar, maliyeti de
yüksek bir dezenfeksiyon aracıdır. Dezenfeksiyon sonrası mutlaka sudan alınması
gerekir. Ozon gazının topaklaştırıcı etkisi vardır. Ozonun yarılanma süresi
normal sıcaklıkta 20 dakikadır. Eser miktarda bir ozon artığı, suda tam bir
dezenfeksiyon olduğunu gösterir. Ozon gazı sudaki katı partikülleri
floklaştırma özelliğine sahiptir.
OZON JENERATÖRÜ : Kuru hava veya saf oksijene yüksek
voltaj uygulayarak ozon gazı ( O3 ) elde etmekte kullanılan jeneratör türüdür.
PESTİSİTLER : ( İçme Suyu Max : 0.00001 ppm )
PH : Sudaki hidrojen iyonlarını konsantrasyonudur. Değeri 0
ile 14 arasında değişir. Nötr bir suyun pH değeri 7 dir. Düşük pH değeri suyun
asidik; yüksek pH değeri bazik olduğunu gösterir. ( İçme Suyu Min : 5.5 Max :
8.5 )
PIHTILAŞTIRICI : Suya eklendiğinde asılı
partiküllerin daha büyük guruplar halinde toplanmasına ve daha sonra ağırlıkça
çökmesini sağlayan kimyasal maddedir.
PİROJEN : Memelilerde ısının yükselmesine yol
açabilecek maddeler.genellikle bakterilerin hücre büyümesi sırasında döktüğü
organik bir maddedir.
POLİSİLİDİK AROMİK HİDROKARBONLAR : ( İçme Suyu Max : 0.00002 ppm )
POTASYUM : ( İçme Suyunda Max : 12 ppm )
REÇİNE : İyon değiştirme işleminde sudaki
erimiş tuzları uzaklaştırmak için özel olarak üretilen polimer boncuklar.
REJENERASYON : İşleme suyu veya atık sudan
uzaklaştırılan iyonların iyon değiştirme reçinesinden atılması.
RENK : Suya renk veren maddeler organik
maddeler ( yaşayan bitkisel varlıklar, çürümüş bitkiler, topraktaki organik
maddeler) ve inorganik maddeler ( demir ve mangan bileşikleri, tekstil-boya-vb
sanayi atık suları ) olmak üzere ikiye ayrılabilir. Gerçek renk 0,45 mikron
filtrasyondan sonra ölçülür. Genellikle renk koagülasyon, çökeltme ve
filtrasyon yardımı ile giderilebilmektedir. Suda organik maddeler ve klordan
kaynaklanan renk gideriminde aktif karbon kullanılmaktadır.
REVERSE OSMOSIS ( TERS OZMOZ ) ARITMA SİSTEMLERİ : Ozmoz, binlerce yıldır bilinen
doğal bir prosestir ve ro’nun temelini oluşturur. Yaşayan hücre duvarları doğal
yarı geçirgen membranlardır. Hücre zarı dışında bulunan örneğin; yüksek
miktarda su; hücra zarından süzülerek geçer ve zarın iki tarafındaki yoğunluğu
ve basıncı eşitlemeye çalışır. Membranın yarı geçirgen doğal yapısı sayesinde
suyun geçişi, çözünmüş minerallerin geçişine göre daha kolay olur. Az yoğun
çözeltideki su, daha konsantre çözeltiyi seyreltmek ister. İki çözelti arasında
konsantrasyon farkı ortaya çıkar ve ozmotik basınç farkını belirler. Bu basınç
farkından dolayı ( 2.31 fit su 1 psi’ye eşittir. ) 1” kare başına 0.454 kg’lık
basınç üniteleri yer değiştirir. Yani; 1000 mg/lt toplam çözünmüş farklılık 1
psi ozmotik basınç farkına eşittir. Basınç, ozmotik basıncı büyük olan
konsantre solüsyona uygulandığı zaman suyun geçişi tersine döner ve ro kurulmuş
olur. Membranın suyu geçirmedeki seçiciliği değişmemiştir. Sadece su ışının
yönü değişmiştir. Böylece çözünmüş minerallerden suyun ayrıldığı su arıtım
tekniği ortaya çıkmış olur. Tuzun mekanizmasını ve suyun membrandan geçtiğini
düşündüğümüzde, tam tuz eliminasyonunun neden olmadığı ve işletim şartlarının
arıtımı ne kalitede etkilediği ortaya çıkar. Membranın suyun geçişine izin
verirken, tuzları arkada tutması, tuzların çözeltide iyon halinde bulunmasından
dolayıdır. Çözeltideki çözünmüş tuzlar katyon ( + ) veya anyonlar ( - )
halindedir. İyonlar membrana yaklaştıklarında, kendi doğal yüklerinin
yansımasından dolayı reddedilirler. Aynı yükler birbirini iter tıpkı aynı
kutupların birbirini itmesi gibi. Yüksüz olan su, membrandan geçerek süzülmüş
tarafta yer alır. Katyonlar ve anyonlar çözelti içerisinde dolaşırlar ve bazen
birbirleriyle temas edecek kadar yaklaşarak bireysel yüklerini boşaltırlar.
Bunlar membrandan rahatlıkla geçerler. Tuzlu su tarafını sürekli durulamak,
membranın tıkanmasını engellemek açısından önemlidir. Su, bütün tuzlarını
bırakarak membrandan geçtiğinde, tuzlu su konsantrasyonu gitgide artar. Drenaj
olmazsa, tuzlu su tarafındaki mineral konsantrasyonu, tuzun çözünmüş
limitlerinin üzerine çıkar ve çökelti oluşturarak membran üzerinde tabakalaşır.
Tuzlu su tarafındaki aşırı konsantrasyondan kaçınmak amacı ile nüfuz etme
hacmi, düşük basınç sisteminde geri alınır. Besleme akımı hacminin, % 30 - 60
oranında korunması ile sağlanır. RO ile arıtılacak sularda en önemli parametre
şüphesiz TDS değeridir. TDS bize kullanılan ham su hakkında net bilgiler
vermektedir.
REVERSE OSMOSİS MEMBRAN FİLTRE YAPISI
: Ters Ozmoz
ünitelerinde kullanılan yarı geçirgen membranlar asimetrik yoğunlukta dizilmiş
polimer tabakalarıdır. Bunlar çok yoğun ve ince bir bariyer tabakasına
sahiptir. ( 1”/10 milyon inceliğinde ) daha büyük gözenekli tabakalarla da
desteklenmiştir. Tuz geçişini engellemek ve pratikte yeterli su akış oranını
sağlamak için kullanılan madde selüloz asetat olmuştur ve halen de
kullanılmaktadır. Örneğin polimerler yalnız kullanılırlar veya ince tabaka
kompozit membran adıyla polisülfon ile birlikte kullanılırlar.
R.OSMOSİS SİSTEMİN ÇALIŞMA PRENSİBİ : Bütün RO’ların çalışma prensibi
aynıdır. Besleme akımı membrandan geçerken süzülme gerçekleşir ve su membrandan
geçerken mineraller dışarı taşınarak atılır. Düşük Basınçlı Sistemler : Düşük
basınçlı ro üniteleri genelde besleme basıncının 100 psig’den az olduğu
sistemlerdir. Membrandaki basınç farkı azaltılınca su üretimi durur. Alınan
tedbir,membrandaki çözünmüş konsantrasyon farkını azaltana kadar tuz geçişi
devam edecektir, yüksek TDS suyu membranın süzülmüş tarafında ortaya
çıkacaktır. Bu olay TDS krebi olarak tanımlanır. Yüksek Basınçlı Sistemler : 100 psig
üzerindeki basınç pompalı donanımlar, yüksek basınçlı sistemler olarak
sınıflandırılır. Gerçek operasyon basıncı, 100 - 1000 psig arasında değişir. Bu
değişim seçilen membrana ve arıtılan suya göre belirlenir. Çoğul membran
sistemleri düşünüldüğünde, her modül en az 1, en çok 6 membran içerir ve
çapları 2.5 - 8” arasındadır. Süzme kalitesi, kapasite, debi, uzaklaştırma
yüzdesi ve iyileştirme ile ilgili özel operasyon istekleri hedefe bağlıdır.
Bunlarla ilgili dizayn bilgileri kullanılan membran ve pompa tipleriyle
doğrudan alakalıdır.
SELENYUM : ( İçme Suyu Max : 0.01 ppm )
SEPERATÖR : Kaba filtrasyonda kullanılan bir
filtre türüdür. Hassas filtrasyon için uygun değildir. Çoğunlukla yüksek
debilerde kullanılır.
SERT SUDAN KAYNAKLANAN PROBLEMLER : Sert su, daha fazla endüstride
sorunlara yol açar. En büyük sorun ise kazanlarda kireç tabakaları oluşturarak,
ısı kayıplarına neden olmasıdır. Başka bir sorunda sert suların proseste
(ürünlerde) kullanılmasıdır. Sudaki kireç oranı, ürünün kalitesini bozmakta
yada istenen kaliteye ulaşmak için daha fazla kimyasal harcanmasına neden
olmaktadır. Evsel kullanımlarda ise; sert su ile yıkanan giysiler, zamanla, solar
ve sertleşir. Sabun köpürmez. Ev aletleri de sert sudan etkilenirler.
Isıtıldıklarında kalsiyum karbonat ve magnezyum karbonat sudan ayrılır ve
ısıtıcılar içinde birikirler. Zamanla cihaz, aynı ısıya ulaşabilmek için daha
çok enerji harcar ve ömrü kısalır. Aynı zamanda sert su kullanılan malzemeleri
aşındırır ve tıkar.
SERTLİK : Suda bulunan 2 veya daha yüksek
değerlikli metal iyonlarının toplam konsantrasyonuna sertlik denir. Sertliği
oluşturan en önemli etmenler Kalsiyum ve Magnezyum olup; diğerleri ihmal
edilebilecek düzeydedir. Sertliğin ortaya çıktığı iki önemli oluşum vardır.
Biri metal iyonlarının sabunlarla çözünmez tuzlar oluşturması sonucu sabunların
köpürmemesidir. Diğeri ise sert suların özellikle sıcak olan yüzeylerde pH ve
sıcaklığa bağlı olarak çözünmeyen tuzların açığa çıkması ile kabuk
oluşturmasıdır. Sert sularda köpürme geç olduğundan sabun sarfiyatı fazladır.
Suyun içindeki kalsiyum ve magnezyum, sabunların bileşiminde bulunan sodyum ve
potasyum ile yer değiştirerek tamamen sarf edildikten sonra köpürme başlar.
Sert suların kullanıldığı tekstil işletmelerinde, boyaların dokuma içerisine
tam olarak nüfus etmesi güçleşir.
SİLİKA ( SiO2 ) : Silika miktarı 25 ppm’den fazla ise
düşük ısıda kabuklaşma meydana gelir.
SİYANİD : ( İçme Suyu Max : 0.01 ppm )
SODYUM ( Na ) : ( İçme Suyunda Max : 175 ppm )
Taşlaşma özelliği yoktur.
SODYUM KLORÜR : Bilinen adı ile tuzdur.
STERİLİZASYON : Dezenfeksiyon ve sterilizasyon
işlemleri birbirinden ayrılmalıdır. Sterilizasyon, dezenfeksiyondan daha ileri
bir kademe olup, sporlar dahil sudaki tüm canlıların öldürülmesidir.
SU ( H2O ) : Hayatın temel kaynaklarından biridir.
İki hidrojen ve bir oksijen molekülünden meydana gelir. Molekül ağırlığı 18
dir. Suyun pisliğini, rengini, bulanıklığını, tadını, sıcaklığını hemen
tanıyabilirsek de; duyularımız yardımı ile algılayamadığımız çok küçük veya
çözünmüş halde bulunan maddeleri ancak analiz yaparak anlayabiliriz. Korozyon
suyun en önemli etkilerinden biridir. Su dokunduğu her şeyi er ya da geç
eritir.
SU YUMUSATMA SİSTEMLERİ VE ÇALIŞMA
ŞEKLİ: Su yumuşatma
cihazları ham suda bulunan kalsiyum ve magnezyumu sudan uzaklaştırır. sonuçta
bu işlemi yapan mineral tankında bulunan katyonik reçinedir. Basit iyon değişim
prensibi ile çalışan bu reçineler, sularda bulunan Ca ve Mg iyonlarını yakalar
ve bunların yerine reçine yapısındaki Na iyonlarını bırakır. Reçinenin doyması
dediğimiz; Na iyonlarının tükenmesi durumunda ise sistem tuzlu su ile rejenere
edilerek tekrar servise alınır. Su yumuşatma sistemleri aynı zamanda 1 mg/L
‘den fazla demir ve manganezi de yakalar. Fe ve Mn ‘ın 1 mg/L 'den fazla olduğu
sularda, yumuşatıcı ünitenin sağlıklı çalışabilmesi için ön arıtım yapılması
gerekmektedir.
SU YUMUŞATMA CİHAZLARI VE ÇALIŞMA
ŞEKİLLERİ : Tam
otomatik, iyon değiştirme prensibine göre çalışan yumuşatma sistemi, istenilen
sertlik değerinde su elde etmek için kullanılır. Tuz kabı PE malzemeden,
kapaklı, tabanında eleği olan, içi reçinesiyle dolu reçine tankı, kontrol
vanası basınca dayanıklı malzemedendir. Reçine, kalsiyum ve magnezyum gibi çok
değerli iyonlara, sodyumdan daha yakındır. Böylece servis aşamasında sert su
reçine tankından geçerken kalsiyum ve magnezyum iyonları reçineye yapışır ve
denge oluşuncaya kadar sodyum iyonları salar. Sodyum iyonlarının çoğunun yerini
sertlik iyonları aldığı zaman reçine tükenir ve rejenerasyonu gerekir.
Rejenerasyon işlemi, reçine tanklarından yoğunlaştırılmış NaCl eriği ile
geçirerek sertlik iyonlarının yerini sodyum iyonlarının almasıyla sağlanır.
SÜLFAT ( SO4 ) : ( İçme suyunda max : 250 ppm )
SUYUN DEZENFEKSİYONU : Suyun içindeki mikroorganizmal
yaşamın kontrolü amacıyla suyun dezenfekte edilmesi şarttır. Dezenfeksiyon
işleminin, bir çok şekilde gerçekleştirilmesi mümkündür. Ancak, en yaygın
olarak klorlama ve ultraviyole dezenfeksiyon sistemleri kullanılmaktadır.
SERT SU : Suyun sertliği, evsel, ticari ve endüstriyel kullanımlarda en çok
rastlanan problemdir. Suya sertlik veren mineraller daha çok suda çözünmüş
olarak bulunan kalsiyum ve magnezyum mineralleridir. Suyun sertlik sınıflaması
şu şekilde verilebilir.
TAT : Su tatsız olmalıdır. Tat suyun
estetik değerini etkilediği gibi; diğer kirletici maddelerin varlığının da bir
göstergesidir. Suda tadın sebebi çürümüş bitkiler, organik maddeler, çözünmüş
gazlar, fenolik bileşikler, çözünmüş tuzlar ve klor fazlasıdır. Arıtma prosesi
aktif karbondur.
TDS : Total Dissolved Salts ( toplam
çözünmüş tuzlar ) Fitrasyon gibi mekanik bir proses sudan ayrışmaları için
yeterli değildir.
TERS OSMOZ SİSTEMLERİ : Ters osmoz sistemi: Saf su eldesi
için su içerisindeki tüm mineral ve maddelerin sudan ayrılmasını sağlayan bir
sistemdir. Bu cihazlarda verim %50-75 olup maddeler %99 oranında arıtılır. Ters
osmoz membranı poliamid ve benzeri malzemeden yapılmıştır. Membran delikleri
1-10 oA arasındadır. oA = Angstrom 10-10 metredir. Delik çapları o kadar
küçüktür ki iyonların çoğu da dahil olmak üzere hemen hiçbir şey geçemez. Suyu
bu derecede ince deliklerden geçişe zorlamak için basınçlandırmak
gerekmektedir. Bu nedenle sistemde pompa kullanılmaktadır.
TOKSİK MADDE : Zehirli, insan sağlığına zararlı
madde.
TOPLAM ÇÖZÜNMÜŞ TUZLAR ( TDS ) : Tuzlar iyonize bileşiklerdir.
Başlıcaları karbonat, bikarbonat, klorür, nitrat, sülfat, fosfat, kalsiyum,
potasyum, magnezyum, sodyum ve demirdir. TDS'in tad, sertlik, korozyon gibi
etkileri vardır. Arıtım prosesi RO veya deiyonizasyondur.
TOPLAM SERTLİK : Kalıcı sertlik ile geçici sertliğin
toplamına denir.
TORTU :Tortu filtreleri de diğer tüm arıtma
sistemlerinde olduğu gibi otomatik olarak çalışmaktadır. Bu filtrelerin
otomasyonunu ise farklı yollar ve ekipmanlarla sağlayabiliriz. Ülkemizde bu
sistemler için en çok kullanılan otomasyon yöntemi; Fleck, Sieta, Autotrol vb
otomasyon valfleridir. Ancak, özellikle saatlik debiler yükseldiğinde pnömatik
sistemler alternatif oluşturmaktadır. Sistemler için kullanılan mineral
tankların yapısı ise; karbon çelik, paslanmaz çelik, polyglass, FRP, kompozit,
vb olmaktadır.
TRANSMİSYON : Suyun ışık geçirgenliğidir.
TUZ : Reçineli yumuşatma cihazları
rejenerasyonları sırasında değişen miktarlarda tuz kullanırlar. Rejenerasyon
sıklığı ile değişen ve yıllık olarak hesaplandığında önemli bir masraf kalemi
oluşturmaktadır.
TORTU FİLTRASYONU : Genelde görünümü bulanık ve dibinde
çökelti bırakan sular, tortulu olarak değerlendirilir. Tortu, suyun kullanım
amacı her ne olursa olsun, tolere edilmesi pek mümkün olmayan bir parametredir.
Tortu ile renk parametrelerini birbirleriyle karıştırmamak gerekir. Renk,
genelde sularda çözünmüş organik madde veya ağır metallerin varlığının göstergesidir.
Tortunun çeşitli şekillerde giderilmesi mümkündür. Kum ve antrasit filtreler,
otomatik geri yıkamalı tortu filtreleri ve kartuş filtreler bu amaca hizmet
eden sistemlerden bazılarıdır. Bunlardan hem boyut olarak küçük, hem de maliyet
olarak ucuz olan kartuş ve çelik filtreler sadece süzme görevi görür ve bu
cihazların sık sık temizliğine ve peryodik bakımına dikkat edilmelidir. Kum ve
antrasit filtrelerde ise filtrasyon sadece, süzme etkisiyle değil aynı zamanda
adsorpsiyon etkisi ile de gerçekleşir. Doğru dizayn ve seçim yapıldığı
takdirde, oldukça efektif ve güvenilir bir şekilde çalışırlar. Ancak sistem
dizaynında tank içi filtrasyon hızının 20 m/saat'i geçmemesi gerekir. Bu değeri
aşan durumlarda, sistemin adsorpsiyon etkisi kaybolacağı gibi, basınç kaybı da
artacaktır.
TATLI SU VE ACI SU :